8 Şubat 2012 Çarşamba

Okumalar: Pippin IV'ün Kısa Süren Saltanatı ve Silifke

Belki bir veya bir buçuk ay önce çıkmıştım yola. Türkiye'nin bir ucundan -İzmir-, diğer bir ucuna -Van- yapmakta olduğum bir geziydi bu. Antalya'dan ayrıldıktan sonra, tekrar sihirli parmağı havaya kaldırmış ve doğuya doğru yapmış olduğum otostop macerasının Silifke durağına varmıştım. Gün boyu yapılan yolculuğa istinaden vücut yorgunluk göstermiş ve bende geceyi geçirmek için Silifke'nin bir parkından diğer parkına gidiyordum. Amacım herhangi bir sorun yaşamadan, kimsenin bana problem çıkarmayacağı bir noktada uyku tulumuma girip, deliksiz bir uyku çekmekti. Lâkin şehir o kadar kalabalıktı ki, tüm parklar halk tarafından istila edilmiş ve benim rahat edeceğim her nokta zapt edilmişti. Sonunda Silifke Devlet Hastanesine gittim. Zira vardığım şehirlerde geceyi geçirecek bir park bulamazsam, B planı görevi gören hastanelere uğrardım ve her zaman orada bu günübirlik konaklamaya uygun bir şeyler olurdu. Hastane binası ile hastane personeline tahsis edilmiş binanın arasında kalan küçük bir yeşillik alan ve oraya yerleştirilmiş tahta masalar gözüme çarpmış ve bende hızlıca; az ışık alan bu loş noktaya doğru gitmiş, koca çantayı sırtımdan indirmiştim. Dakikalar sonra ise çıkardığım kara kaplı -yol- defterime, bir süre önce bitirmiş olduğum, Steinbeck'in "Pippin IV'ün Kısa Süren Saltanatı" isimli kitabı hakkında şunları yazıyordum:

 Beyhude, alelade bir adamın ve onun bu toplumda asla yaşam bulmayacak fikirleri, amaçları ve uğraşılarını yazmış sevgili Steinbeck.
 Bir gün ahırdan bozma evinde otururken Pippin, hobilerinden ziyade bir mesleki uğraş haline gelmiş olan gök bilimi ilgisiyle ve bir kaç dönümlük üzüm bağından elde ettiği gelirlerle; çok basit, her orta sınıf fransızın yaşam şartlarına sahipti. Lakin günlerden bir gün, adamın biri kapısını çalar ve "komite tarafından kral seçildiniz" der. Hikayenin bundan sonrası; illa ki olması gereken bir sosyal devlet anlayışına sahip fransayı kurmak isteyen Kral Pippin IV ile menfaatleri, çıkarları doğrultusunda tüm yasa ve kanunları kendilerine göre ayarlayan asil-yönetici takımının arasında geçen trajikomik vakalar bütünüdür. Kral halkın iyiliği, fazileti için uğraş verirken, yönetici takımı kralı bir piyon gibi kullanmak ister.
 Roman o kadar çok gerçekle bezenmiş ki, günümüzün tüm kirli siyasetleri burada açık seçik görülüyor ve tüm dünya halklarına ve sistemlerine has "iyiler hep kaybeder" olgusu gülünç bir şekilde tekrar vuku buluyor. Kitap kurgusu, modern çağa yakın tarihlerde geçiyor olması, karakteri ve elbette mekanı ile muhteşem bir bütünlük kazanmış. Kitap boyunca bir çok anlamlı cümle-pasaj geçiyor ama aralarında ki en manidar olanı, böyle bir kişiliği ve ütopyası olan kahramanımız Pippin'in söylemiş olduğu; "bir kral giyotine gidecekse, bunu hak etmeli" deyişidir.

kitap için buyrun: http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=37417

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder