Little alley down in Granada by Polla @ deviantart |
Dört bir yanı sokaklarla çevrili, yolları taş döşenmiş ve her biri bir avuç büyüklüğünde ki yamuk yumuk taşların arasından süzülen yağmur sularıyla dolu bir küçük meydana çıkmıştık. Sağımda ki binaya doğru sürükledi beni. Sorgusuz sualsiz adımlarım onu takip etmiş ve az sonra tahtadan bir kapıdan içeri girmiştik. Mekanı tatlı bir ezgi doldurmuştu. Loş, sarı spot ışıkları arasında, bu küçükten odaya dört-beş masa atılmış ve duvarları; o an çalan müziğin üstatlarının resimleriyle doldurmuşlardı. Oturup birer romlu kahve ısmarladık. Kadın mutluluk dolu gözleriyle beni süzüyor ve meleğimsi bir ses tonuyla kulağıma "burayı seveceği tahmin ediyordum" diye fısıldıyordu. Ruhum dalgalanıyordu, cazın bir yükselen bir hafifleyen ritmleriyle coşkun bir nehir gibi akıyordu. Bedenim kıvrılıp bükülüyor, sıçrayıp koşuyor, kafeden dışarı taşıp; artık mehtabın aydınlattığı taştan sokaklara, mavi ve yeşile bürünmüş tarlalara, uçsuz bucaksız enginlere karışıyordu. Uzaklara yelken açmış bir gemi misali tüm gövdem aşkın sıcak rayihası ile dolup taşıyordu. Kadının her nefes alışverişinde, gerdanında ki zarafet beni de bir görünüp bir kayboluyordu. Vecd haline tutulmuş bir semazen gibi kadının etrafında dönüyor, bu Mağrip kentinin, güzeller güzeli esmer kızına methiyeler düzüyordum. Ruhuma dolan bu mutluluk; yalnız karşımda ki meleğin kadınlığına has kokusundan kaynaklanmıyor, onun bu muazzam evrende cazın, yağmurun, mehtabın, loş ışıklarla kaplı bu mekanın, taş sokaklarıyla mağrip kentinin farkında olmasıyla, tüm bunları bilip yaşamasıyla daha da artıyordu.
bohemia jazz cafe |
Tüm bu farkındalık beni yeryüzünde ki tüm adamlardan daha şanslıymışım duygusuna sürüklüyor ve işte o zaman; tünemiş olduğum bu evrenden kanat çırpıp uzaklara, kadının bukleleriyle dolu bir başka dünyaya uçuyordum.
+not:
- mevzu bahis mağrip kenti; granada
- yığınla anılar arasından sıyrılıp ve bellekte iz bırakmış, yazıya konu olan kafe; bohemia jazz cafe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder