31 Mart 2012 Cumartesi

+KİTAP: Aramak ve bulamamak üzere monologlar

  Aylar öncesiydi, soruyordum. Henüz sorunun kendisinin ne olduğunu tam olarak bilmiyor olmama rağmen, sorunun kahredici ateşinde yanıp tutuşuyordum. Tüm bu keşmekeş içinde belki sorunun kendisini bulmak veya sorusuz bir cevaba ulaşabilmek için çıktım yola.

  Tüm bu sürgünlük boyuncu, giderken ülkenin bir ucundan diğer ucuna, bulabilmek için bir şeyleri; bir soruyu veya cevabı, kavuşmak için artık huzura ve tüm bu varoluşcu dilemmaların arasında karalıyordum kara kaplı deftere: 'bulabilmek için; belki bir yüzde, belki bir fikirde veya bir mekanda' diye.

  Ve aradım, aradım durdum bilinmeyeni bulma telaşı içinde, günlerce. Lakin yoktu, ne bir cevap ne bir soru ve şimdi aylar, aylar sonra gördüm aynı telaşı, aynı karmaşayı bir monologta, Ferit Edgü'nün 'Kimse'sinde...

------------------------------------

 +kitaptan:

“Yollara düştüğün günleri diyor İkinci Ses, ansıyor musun!
Çok düştüm yollara, diyor Birinci Ses. Sözünü ettiğin hangisi!
Kendini bir kentten bir kente vurduğun, hiçbir yerde erince kavuşamadığın günlerden, diyor İkinci Ses.
Nereden çıktı bu, böyle birdenbire, bu sürgün yerimde! diyor Birinci Ses.
Hiçbir yerden, diyor İkinci Ses. Bellekten.
Nedir çıkan o iğrenç bellekten! diye Birinci Ses.
Anlatıyor İkinci Ses:
Sen
ordan oraya gidiyordun
nereye gittiğini kendin de bilmeden
yalnızca gitmek için gidiyordun
yollarda, yolculuklarda kurtulacağını sanıyordun
gidişlerin seni kurtaracağını umuyordun
o büyük sözü unutmuştun (delikanlılığında sık sık andığın):
Yurdundan kaçmakla kendinden kaçacağını mı sanıyorsun! Kaçtığın neydi! Bana sorarsan onu bile bilmiyordun. Yalnız yollardaydın. Tek başına. Ya da yanında bir dişi. Yani iki başına. İtişe kakışa (-bu yazı nerede geçirelim! -nerde istersen. -bir dağ başında! -hayır bir deniz kıyısında.) Deniz eski tutkundu. Deniz ve güneş. Güneşe bırakmak istiyordun bedenini. Hiçbir şey düşünmemek. Güneşte erimek. Boşaltmak için.

Yok olmak.”

+bilgi:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder