+ koalakultur.com'dan alıntıdır. İlgili başlık için tıklayın
“Dünya üzerinde adı sanı duyulmayan bir halktır Malakanlar. Anadolu’da bir zamanlar Malakanların yaşadığından çok az insan haberdardır. Onların anlı şanlı bir tarihi yok. Onlar için kahramanlık heykelleri dikilmedi. İnsanlığa hiçbir kötülükte bulunmadılar, öldürmediler, doğayı sevip korudular. Bugün dünyanın en büyük sorunu savaşların yarattığı ölüm, yoksulluk sorunu…"
F.Tekin Düz
Anadolu halklar bahçesi, uygarlıklar beşiğidir. Birçok millet Anadolu’yu yurt edinmiş.
“Üzerine atlılar salınmış. Anadolu ise ne İskender ne de Şah takmıştır.” Kavimlere kucak açmış, onları doyurmuş, sarmış, sarmalamış bir mekândır Anadolu. Göç ettirmiş, aç bırakmış, savaşlar görmüş, kardeşin kardeşi öldürdüğüne şahit olmuş. Yalnızca tek bir halkı kendine yar edinmemiş; kendisine gelen bütün halklara kucak açmış, kendinden değerler katmış bir coğrafya. Bazen zalimden, zulümden yana olmuş. Bazen de kimsesizlere, kimliksizlere, yoksullara, yoksunlara kucak açmıştır. Anadolu’da açlıktan, kıtlıktan, savaştan, kimsesizlikten, kimliksizlikten her halk nasibini almıştır. Bu yönleriyle halkları yoksullukla ve ölümle eşitlemektedir. Eşitlikçiliği daha çok savaşlarla kendine sahip çıkmaya çalışanlara dönük olarak kahramanlık yapanlara kurban etmiş, onları daha çok sahiplenmiştir. Kendisi için kahramanlık yapanları, kanını akıtanları bağrına basmıştır. Bu topraklar üzerinde savaşın olmadığı zamanlar neredeyse yok gibidir. Halklar gözlerini savaşlar içinde açmış, ölene kadar savaş gerçekliği ile yaşamışlardır. Savaşın getirdiği; çaresizlik, ezilmişlik, umutsuzluk, yoksulluk, yoksunluk, kimsesizlik halkları kendi kimliğinden uzaklaştırmıştır. İnsanlar korkuyu, acıyı, ölümü iliklerine kadar yaşamışlardır. Yaralı olan bu mekânda; insanlar, dil, söz, dağ, taş, yani insana ve doğaya dair ne varsa her şey acıdan nasibini almıştır. Korkuyla, acıyla, ölümle içe içe geçen bir yaşamla kimlikler oluşmuştur. Böyle meydana gelen bir kimlikle Anadolu insanı türkülerini, şarkılarını, stranlarını ağıtlara dönüştürmüş. Anadolu insanı sevincini, neşesini yaşamaya çalışırken acının, hüznün trajedisiyle oluşan ruh halini uzun havayı andıran müziklerle kutlamıştır.
Bu coğrafyada Malakanlar adında bir dinsel cemaat ya da etnik grubu duydunuz mu? Kars bölgesini bilenlerin dışında Malakan ismini duyan insan sayısı çok azdır. Yaşadığımız topraklarda bir zamanlar bizimle beraber yaşamış bir halkın varlığından haberdar olmamak ayıplarımızdan biridir. Malakanlar’da din ile etnisite iç içe geçmiş Beyaz Rus kökenli bir etnik gruptur. Rus Ortodoks inancından farklı olarak, kendilerine özgü Tevrat ve İncil sentezi Güneş Kitabı’nın temsil ettiği bir dini sisteme inanıyorlardı. Rusların resmi Yunan Ortodoks kilisesinden yaklaşık 300 yıl önce ayrılmış Rus kökenli bir halktır. O tarihlerde Rus halkının inancına göre, haftada iki gün süt içme geleneği vardı. Malakanlar böyle bir oruç inancına itiraz ederek haftanın her günü süt içebileceklerini düşünüyor ve her gün süt içme ile inançları arasında bir çelişkinin olmadığına inanıyorlardı. . Bundan dolayı Yunan Ortodoks kilisesinden ayrılmışlardır. Moloko kelimesi Rusça olup süt anlamındadır. Molakan kelimesi ise süt içen orucu bozan anlamına gelir. Kars civarında bu kelime Malakan şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Kısacası Malakanlar yani süt içenler büyük ayrılıktan sonra büyük oruç boyunca süt içmekte ısrar eden Rus Ortodoks gruptur. İnançlarının gereğini yerine getirmek için göze aldıkları fedakârlık olarak ayrılık Onlara, şiddetli işkence ve ıstırap dolu bir yaşam sürdürmelerine sebep olmuştur. Rus yönetimi tarafından Kafkaslara, Osmanlı, İran sınır boylarına Tiflis, Erivan, Bakü civarına yerleştirildiler. Sonraki yıllarda yayınlanan bir bildiriyle Malakanlarla dinsel inancı aynı olan Rus yazar Tostoy’unda bağlı olduğu Dukhoborlara inançlarını özgürce yaşamalarına izin verildi. Bu durum 19. yüzyılın sonunda gündeme gelen zorunlu askerlik hizmetine kadar sürdü. Malakanlar askerliği inançları gereği zalimlik sayıp, askerlik yapmayı reddettiler. Bu yeni durum Malakan halkının acı ve sıkıntı çekmesi demekti. Yeniden kaçış, yeniden göç başlamıştı. Bu dönemde Malakanlar Kafkas ardından Amerika, Kanada ve Avustralya’ya göç ettiler. Bir kısımda Kars’ın 1877- 1878 Osmanlı Rus Savaşları’ndan sonra Ruslar tarafından Kars yöresine sürülmüştür. Kars’a sürülmelerinde askerlik çağrılarına uymamaları, askerliği reddetmeleri etkili olmuştur. Malakanların buradaki kaç köye yerleştikleri konusunda elde kesin bir veri yok. Ancak 1962 yılına kadar Kars ve yöresinde yaşamlarını sürmüşlerdir.