Bugün kitapçımda Joel Kovel'ın bir başka kitabını gördüm; 'doğanın düşmanı'. Daha önce okumaya çalıştığım ama epey zorlandığım tarih ve tin ile bazı mevzularda paralel görüşler içeren bu yeni metinde, yazar yine kapitalizmin şerhinden bahsediyor. Metnin özünde ki temel konu şuydu; "Kapitalizmin doğasıdır bu, yok etmek." Bu nokta da elimde kovel'in kitabı, aklımda burroughs'un nova üçlemesinin son halkası nova ekspresi ve sel yayınevinin blogunda izlediğim, nova ekspresi eksenli bir takım videolar vardı.
Beat'lerin ağababasıdır Burroughs ve elbette keş. Neslin taş suratlı dede lakabına nail olmuş bu insan -ki kimine göre çağının ve toplumunun peygamberi- elinde ki mevcudiyetlerin toplum-devlet tarafından mantıksızca alınışının, mağduriyetinin, haklılığının ve ayrıca iğrendiği dünyanın insanlarının bir parçası oluşunu işledi yapıtlarına. Canki dedenin altın vuruşu yine kullandığı materyalin gizinde saklıydı; o kullandığı uyuşturucusunun aracılığıyla keş mertebesine yükseliyordu lakin toplumda en az onun kadar keşti; gözleriyle, kulaklarıyla, elleriyle, dilleriyle, tüm vücutlarıyla doz doz yükselterek alıyordu uyuşturucularını. Gazete sayfalarında, cızırtılı radyo kanallarında gezinirken, yeni yükselen bir binanın soğuk gölgesinde, televizyonun altıncı oktavda ki sessizliğinde, renklerle bezenmiş ama saydamlığın ötesinde geçemeyen bedenlerden veriliyordu uyuşturucu. Toplum, denetim mekanizmalarıyla hücuma geçtiği her yeni bir saniye de, tek yaptığı 'duvar'a yeni bir taş eklemek oluyordu.
Sömürücü düzenin en iyi yaptığı iş olan denetlemenin, vuku bulduğu en iyi mecrayı dil olarak işaret ederken Burroughs, cut-up tekniği ile sonsuz dürüstlüğe erişebilmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda nova ekspresi burroughs'un -dileyenin tanrısının- sessiz manifestosudur. Önceden sıklıkla duyduğum ve ancak okuduktan sonra nedenini anladığım "cut-up tekniğinin ama özelde burroughs'un okuması zordur" durumundan bihaber olmayın ha! Amma, cut-up tekniği her ne kadar zor ise de bir o kadar okuyucunun yaratıcı özgürlüğüne bir kapıdır. Zira metinler/sözcükler tamamen birbiriyle bağlantısız ve bir o kadar bağlantılıdır. Yani en başta ki bir cümleyi ortadakiyle, sondan önce ki kelimeyi istediğiniz bir başka pasajla birleştirebilirsiniz.
Ha evet! Bütün bunları neden anlattım? Sahne bire geri dönersek, Kovel'ın kitabını bırakıp tekrar izlediğim videolara dönmüştüm. O an Kovel'a ve metinlerine dair bildiklerim ve bu yazarın anlattıkları; hemen hemen Burroughs'un esriklikleri ve anlatıklarıyla benzerdi. Her ikisi de 'yok eden' bir düzenden ve onun çocuklarından, refrekslerinden bahsediyordu. Tek fark biri 'akademik' bir düzlemde, diğeri 'sokak' düzleminde kurguluyordu cümlelerini. Tüm bunlara istinaden, muhtemelen altyazı çevirenenin/ekleyenin de Sel yayınlarından biri olduğu ve youtube eklenmiş üç-dört bölümlük videoları yayınevinin blogunda gördüm, okudum ve izledim. Elbette etkilendim. Her ne kadar Burroughs okundukça beyinde karmaşa çoğaltıyor olsa da, ilgili videoları izlemeden önce Burroughs'u ve/ya nevi şahsına münhasır cut-up tekniği tanıyın istedim. (bununla birlikte her ne kadar önceden araştırma yapacak olsanızda metinleri anlamakta zorluk çekebileceğiniz gerçeğinin de bilincinde olun! ve elbette buradan haraketle çıkın burroughs hakkında daha çok fikir edinin, arayın istedim...)
Burroughs'un Nova Ekspresinden pasajlar eşliğinde Andre Perkowski tarafından yapılmış film çalışmaları;
Videoların ilki burada ama çalışmaları daha iyi anlamak için yayınevinin blogunda, ilgili videolara dair metinlerini okuduktan sonra izleyin; blog için buradan lütfen!
+görsel: stefanotirone tarafından -@WP
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder