Müziğin başlı başına bir arayış biçimi olduğu kesindir. Müzisyenin geçmiş-şimdi-gelecek bağlamında ki hissiyatlarının dışa vurumudur tüm bu icralar. Bu nokta da insan doğasının içinde barındırdığı tüm renk tonlarını görebileceğimiz en ideal müzik türü emprovizedir. Makale de ki tüm konserlerin tamamı doğaçlama olmasa da -bazı icralarda müzisyenler belirli ritiminden referansla o an ki hissiyatlarına yöneliyorlar, bkz: john zorn in marciac- müzisyenler enstrümanlarının onları sürüklediği düzensizliğe bırakıyorlar kendilerini.
Bu insanların yaptığı müzik; ruhlarının derinliklerinde beslemiş oldukları hüznü, kaygıyı, mutluluğu, acıyı, tutkuyu canlandırıyor. Doğaçlamanın ve yaratıcılığın her molekülü bu insanların enstrümanlarından, her biri farklı coğrafyalarda ve zaman dilimlerinde yeşeriyor.
Burada yaptığım seçki, internet üzerinden dinleme şansını bulduğum ve beni de müziyenleri kadar kayboluşa sürükleyen bir kaç konseri içermektedir. Elbette henüz bahsi edilmemiş veya keşfedilmemiş bir çok icra mevcuttur ama onlarında zamanı gelecektir;
1 - Don Cherry in Bombay: Ryhthms of world
Avangard müziğin ustalarından, trompetci Don Cherry. İlk bahsini duyduğumda anlatılan hikayesi ile beni daha çok cezbetmiş bir kişilik. Şöyle ki; müziğin tutkusuyla, eğitimini yarıda bırakıp atalarının topraklarına, sıcakla kuraklığın ve sayısız ölümün kol gezdiği ütopik topraklara yolculuğa çıkıyor usta. Amacı dedelerinin müziğini yaratacağı tınıların içine dalmaktır. Yaşamını ve ona şuan sunduklarını bir kenara bırakıp kara topraklara gidiyor. Burada müziğin en saf haline bakıyor, dinliyor ve kendi ruhunda yeni çığırlar açıp geri dönüyor. Caz müziğinin mihenk taşı olan bu garip adam, müziğin peşi sıra bir çok sınırı böylesine cesaretle, merakla aşıyor.
Karşınızda yaratıcı müziğin en uç noktalarından biri olan Hindistan'da Don Cherry ve arkadaşları -Alice Coltrane, Trilok Gurtu, Zakir Hussain, L. Shankar, T.H. 'Vikku' Vinayakaram- batının modern ve doğunun kadim müziğini bir potada ustaca, zevkle, tutkuyla eritiyor. Biz ölümlülere kalan ise bu ziyafetin tadına varmak oluyor.
+ not: konserin tamamı youtube'a toplam altı bölümde yüklenmiştir. burada ilk iki bölüm var, devamı için youtube'a yönelin.
2 - John Zorn in Jazz in Marciac
John Zorn, 2010 jazz in marciac'da kendisi kadar her biri enstrümanlarında usta ekibiyle deneyselin dibine vuruyor. Kendisi orkestra şefi misali ekibin yani başında oturup onları yönlendirmektedir. İcralarının onuncu dakikalarında gitarist Marc Ribot ev anahtarıyla gitar çalması, hele ki ekibin perküsyonistinin -Cyro Baptista- icralar boyu çıkardığı türlü türlü enstrümanlar adamın müziğin içinde ki tatminlik durumunu bir türlü gideremiyor. Herifler harbiden kendini kaybedip, yaratıcılıkların tümünü ortaya koyuyor. Anlardan bir an john zorn'un marc ribot'un önünden notaları kaldırıp, eliyle kafasını gösterdiği ve kuvvetle ihtimaldir ''aklındakini çal" demesi muhteşemdir. Bu arada eğer biraz daha yerinde oturmaya devam edecek olsa, john zorn'un saksafonu üfleyeceğinden baya şüphelenmeye başlamıştım.
+ dipnot: kirkdörtüncü dakikalarda elemanlar icra patlaması yaşıyorlar...
3 - İlhan Erşahin "Wonderland" - Jazzmix Festival à Istanbul
Klasik ve caz müziğin en iyi takipçilerinden ve yayınlayıcılarından biri de elbette Mezzo Tvdir. Paris orjinli kanal her biri birbirinden değerli bir çok konser kayıtlarıyla, müziği takipcilerine sunuyor. Kanalın artistik direktörü Reza Ackbaraly öncülüğünde bir ekip ikibinsekiz yılında New York'ta Jazzmix Festival adında bir takım konserler gerçekleştirip bunları video kaydına alıyor. Festivalin bir sonra ki durağı İstanbul oluyor. Bu bağlamda bir takım konserler tertipleniyor ve konserlerin sanatcılarına nasıl karar verdiklerine Reza Ackbaraly şöyle cevap veriyor; "Avrupa izleyicisi tarafından hali hazırda bilinen isimleri (Baba Zula, Mercan Dede, İlhan Erşahin) ve Mezzo izleyicisi tarafından bilinmeyen müzisyenleri (Ayşe Tütüncü, Okay Temiz, Burhan Öcal) tanıtmaya çalıştık."
Belki aylar önce bir şekilde ulaştığım bu kayıtlardan biri de Türk caz müziğinin ustalarından İlhan Erşahin'e klarneti ile eşlik eden Hüsnü Şenlendirici oluyor. Yine etraflarına topladıkları çok kaliteli saz arkadaşlarıyla çikolata-puro-viski tadında biraz tatlı, biraz acı, biraz yanık bir etki bırakıyorlar...
+ kaynakça: istanbulda ki konser kayıtları sırasında kendisiyle görüşen timeoutistanbul.com sitesinin r. ackbaraly röportajı; bkz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder