"Ama geçici ve kişisel olandan kalıcı bir yapı inşa etmekdikçe duyarlılıktaki yoğunluk ve algılamadaki incelik hiçbir işe yaramaz"
Syf: 104, Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf
Siz aşağıdakı metni okumadan önce, kendime dair altını çizmem gereken bir nokta bulunmaktadır; "kadın hakları-dayanışması" mevzunda sahip olduğum duyarlılık, bir erkek olarak bir çok ilkel/vahşi* düşünceden bertaraf olduğum anlamını içermemektedir! Yontulduğumuz sosyo-kültürel tortunun bünyede, farkında olduğum veya olmadığım bir çok iz bıraktığından eminim.
Bununla birlikte sorunun gerçek ağırlığı ve eril-hegemonyanın yanlışlığına dair ifadenin/başkaldırının bilincini yaşama ve anlamlandırma noktasında en ufak bir tereddütümün olmadığı, ayrıca yanlışı değiştirme cesaretinden noksan olmadığım kendime dair bir gözlem ve yorumumdur.
Bu vesileyle metnin okuması boyunca zihnimi zapt etmiş bir kaç paragrafı aşağıda sizlerle paylaşıyor olacağım fakat bilhassa -herhangi bir cinsiyet farkı olmadan- her bir bireyin kitabin tamamını okumasını önermekteyim.
Virgina Woolf'un 'Kendine Ait Bir Oda' metni salt kadın hakları perspektifinden değil, çok yönlü olarak bahsi geçen dönemin sosyolojik yapısını anlama açısındanda elzem olduğu kanaatindeyim.
Nitekim metnin okuması öncesi belirtmem gereken başka, çok net iki nokta daha mevcuttur;
İlki, metnin kaleme alındığı ve yorumladığı dönemlerin dünya gezegeni ile günümüz post-kapitalist** dünya gezegeni arasında endişe verici düzeyde benzerlikler içerdiğidir.
İkincisi kadın ile ilgili realiteyi en doğru biçemiyle okuyup, anlayabileceğimiz yegane kişiler/referanslar, bizatihi 'sorunu' yaşayan, farkında olan ve anlatısını yaratan kadınlar olacaktır. Benim bu mecra üzerinden yaptığım paylaşımın ise, bu anlatının bağlantısından öteye gidemeyeceği aşikardır!
Dayanışmayla, sevgiyle,
#HAYIR 'la
*
** Şerhim kapitalizmin sona erdiği üzerine değil, yalnızca şekil değiştirdiği üzerinedir.
---------
* Bu gerçeği bulup çıkarmak ve saklama değer bölümü olup olmadığına karar vermek size düşüyor (syf: 7)
* Ne var ki, Mrs. Seton ve benzerleri on beş yaşında iş yaşımına atılmış olsalardı, Mary [bebek] olmamış olurdu. (syf: 25)
* ve bir cinsiyetten olanların güvenliğini ve refahını, öbür cinsiyetten olanlarınsa güvensizliğini ve yoksulluğunu, geleneğin ve gelenek yoksulluğunun bir yazarın aklı üzerindeki etkisini düşündüm. (syf: 28)
* Neden cinsiyetlerden biri öylesine varlıklı, öbürü ise yoksuldu? (syf: 29)
* [kadınları düşünüp, yorumlamak üzerine] Görünüşe bakılırsa, bilge erkeklerin bundan başka işleri yok. (syf: 34)
* Bu gezegene şöyle bir uğrayıp giden bir konuk bile, dedim kendi kendime, bu gazeteyi eline alıp şu bölük pörçük açıklamalara bir göz atsa İngiltere'nin ataerkil bir düzenle yönetildiğini anlamazlık etmezdi. (syf: 38)
* Yoksa öfke, gücün o bildik refekatçi cinlerinden miydi? Örneğin zenginler çokluk öfkelidir, çünkü fakirlerin kendi servetlerini ele geçirmek istediklerinden kuşkulanırlar. (syf: 39)
* Kadınlar yüzyıllardır, erkek görüntüsünü gerçek boyutlarının iki katında gösterebilen enfes bir güce sahip büyülü birer ayna görevini yerine getirmişlerdi. (syf: 40)
* Düşsel planda kadın son derece önemlidir, gerçek yaşamda ise tümüyle önemsiz.
* Yaşamın ve güzelliğin timsali, mutfakta işkembe doğruyordu. (syf: 50)
* Bekaret birtakım toplumlarca bilinmeyen nedenlerden icat edilmiş bir fetiş olabilir. (syf: 56)
* Tarih böylesine bir şaşmazlıkla kendini yinelemekte. (syf: 62)
* tarihi yeniden yazma olanağım olsaydı bu değişimi Haçlı Seferlerinden ya da Güller Savaşlarından daha önemle ele alıp etraflıca anlatırdım. Orta sınıf kadını yazmaya başlamıştı. (syf: 73)
* Yazmak isteyen bir kadın, ortak oturma odasını kullanmak zorundaydı ... orada düzyazı ve roman yazmak, şiir ya da oyun yazmaktan daha kolaydı. ... Bu yüzden orta sınıf kadını yazmaya başlayınca doğal olarak roman yazdı. (syf: 74-75)
* Kadın yazarlar kendi değer ölçütlerini, başkalarına uymak adına değiştirmişlerdi. (syf: 83)
* çünkü dünyanın büyüklüğü ve çeşitliliği göz önüne alındığında, iki cins bile yetersiz kalırken, yalnızca bir tanesi ile nasıl idare ederiz? (syf: 98)
* Hiçbir çağ bizimkisi denli cinsiyet bilincini tiz bir sesle dile getirmemiştir. (syf: 111)
* Katışıksız ve basit bir biçimde kadın ve erkek olmak öldürücüdür; kişi erkeksi-kadın ya da kadınsı-erkek olmalıdır. (syf: 116)
* Gerçek ancak çeşitli yanlışların bir araya toplanmasıyla elde edilir. (syf: 118)