Florida @ 24th St in San Francisco, Ca @streetartsf.com
Pek çok sevdiğim Fransız filmi, Michel Leclerc'in 2010 yılı muhteşem yapıtı 'Le Nom des Gens'in onyedinci dakikalarında, esas oğlanımız Arthur'un kişisel tarih duraklarından birine gideriz. Okulun bahçesinde duran plaketin huzurunda, öğretmen vefa borcunun manasını sorar. Bunun üzerine öğrencilerden biri, sürgün edilmiş/öldürülmüş Yahudi çocuklarına atfen "Savaşta ölenleri anmamız gerekir" der. Her ne kadar Arthur'un başka başka hassasiyetleri olsa da, bu mevzuya dair ettiği şu cümle bilfiil özümseyip icra etmemiz gereken bir tavrın özeti olur;
Pek çok sevdiğim Fransız filmi, Michel Leclerc'in 2010 yılı muhteşem yapıtı 'Le Nom des Gens'in onyedinci dakikalarında, esas oğlanımız Arthur'un kişisel tarih duraklarından birine gideriz. Okulun bahçesinde duran plaketin huzurunda, öğretmen vefa borcunun manasını sorar. Bunun üzerine öğrencilerden biri, sürgün edilmiş/öldürülmüş Yahudi çocuklarına atfen "Savaşta ölenleri anmamız gerekir" der. Her ne kadar Arthur'un başka başka hassasiyetleri olsa da, bu mevzuya dair ettiği şu cümle bilfiil özümseyip icra etmemiz gereken bir tavrın özeti olur;
".. peki neden sadece ölümleri anıyoruz? Öldürüldüğümü düşünseydim, her gün bu düşünceden, ne kadar korkunç bir şey olduğundan kurtulmak isterdim. .. Bence mesela o çocukların ilk kez krem şanti yedikleri günü anmalıyız."
Nitekim 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde makaleme konu olan Jessica Sabogal'da aynı tavrı takınır. Yakın arkadaşıyla çıktığı Bogotá, Kolombiya yolculuğunda 'Hayattan Büyük' * bir misyonu göğüsler. Derdi
"Kadınlar, yerliler hep verdikleri mücadeleyle, gördükleri şiddetle resmediliyorlar. Ben onları mutluyken göstermek istiyorum."
- Devrimci ve güçlü, cesur ve güzel
Eserlerinde ki çarklardır bunlar ve bir sprey kutusuyla duyduğu, yaşadığı, mücadelesini verdiği ve sevdiği hikayeleri resmeder tuvallere, duvarlara. Kolombiya-Amerika'lı kadın grafiti sanatçısı Jessica Sabogal henüz küçük yaşlarda abisinin de etkisiyle duvar boyamaya ilgi duymaya başlar. Kolombiya göçmeni ailesine her ne kadar büyüdüğünde bir sanatçı olmak istediğini söylese de, zorlu koşulların toprak ve zamanlarından göçen ebeveynlerinin isteği doktorluk ve avukatlıktır. Siyaset bilimleri alanından mezun olduktan sonra, güçlü-politik mesajlarla dolu Shepard Fairey ve Banksy'nin çalışmalarından aldığı hazla hep içinde yaşattığı tutkusuna yönelir. Nitekim ilk stensil çalışmasının hemen ardından ileride başlığı "Women are perfect" olacak projesine başlamış olur. Projeyi şöyle açıklar Sabogal; "Mükemmellik kavramı bir sonuç değil, kadınların zaten sahip oldukları bir şeydir. ... [proje] kadınlara yöneliktir, bilhassa temsiliyeti olmayan-görünmeyen kadınlara."
Böylece bugün, bizden binlerce kilometre ötede ki Sabogal'ın 'dayanışma, umut ve esriklikler dolu sprey kutusu' ile selamlarım tüm kadınlarımızı.
sevgilerle!
+dipnot:
- jessicasabogal.com; sanatçının bilimum eserini görüntüleyin, kendi özmetnini okuyun.
- San Fransisco Eyalet Üniversitesi yayını Xpress'in sanatçı ile ropörtajı için buradan!
- Yine kadınlara yönelmiş bir sayfa olan ToastMeetsJam'de yer alan, sanatçının 'The Single Diaries' isimli günlüğünün kaydına ulaşmak için buradan!
[1] bkz; Kolombiya çatışmaları @wiki-TR
* Makale yazılırken sevgiliye 'bigger-than-life' deyimi için Türkçe ne yazsam diye sorulur, gelen cevapta gençlik hatırası bir ekibin bir o kadar hatırat olmuş icrası izlek gösterilir. Her ne kadar icra isminde bir küçük unutkanlık vuku bulsada, sırada ki parça 'O güzel kadına' ve bir o kadar güzel hatıralarına gelsin...