17 Şubat 2016 Çarşamba

+MüZiK: iki nehrin adamı ElSaffar veyahut bir çok-kültür şeysi...

foto: Michael Crommett



İştar; 
             İştar'ın başkaca adları arasında Astarte, Aştoret, Artemis, İsis, Venüs, Kibele gibi çeşitli adlar bulunur..*
  
  Iraklı göçmen bir baba ve Amerikalı bir annenin çocuğu trompetçi Amir ElSaffar, 1977 yılında Birleşik Devletlerin Şikago kentinde doğar. Genç yaşta, öyle ki henüz beşinde müzikle haşır neşir olan bu garip adamın yaşamı herdem cazın ve trompetin kıyılarında süregitmiş. Nitekim bugün Columbia Üniversitesinde Orta Doğu Müziği Topluluğunun direktörlüğünü ifa etmektedir. Bilhassa ses rengiyle de gönüllere taht kuran Arap coğrafyasının iki nehri boyunca uzanan toprakların elçisi, modern toplumun ne demek olduğunu bir daha irdelemek adına en güzel örneği teşkil etmektedir.


  
  Mevzu insan evladının keşfi ironik bir zaman diliminde, medeniyetin doğum sancılarını çok zaman önce üzerinden atıp bilfiil kana ve acıya teslim eden coğrafyanın bir başka kanlı gecesinde vuku buldu. Elektronik cihazın ağzından süzülen ses aralıkları, bendeniz trompet severi önce çalkalamış ve akabinde tüm bu kahır dolu gecelerin efendilerine belki lanet olur diye semaya yayıldı. Nitekim ElSaffar'ın ilk dinlediğim kaydı 2013 tarihli Alchemy albümünden "Ishtarum" isimli parçası oldu. Özellikle albümün ElSaffar külliyatında önemli bir yeri vardır zira son çalışması ile Orta Doğu müziğinin tonal ses sistemlerini caz eliyle irdelediği bir albümdür. Albüm boyunca en iyi yaptığı işte mikrotonal ve makamları bilimum icralara serpmek olmuştur. Beni kendisi ile tanıştıran icranın oluşumu ise İÖ. 1750 yıllarına dayanan ve bir tabletten okunan Sümer/Babil formunun yeni bir okumasından hayat bulur. 








Ishtarum
Amir ElSaffar
Alchemy
2013 - Pi Recordings - ElSaffar


  Amir'i ölümlerin sadeleştiği, acının atmosferik bir önem arz ettiği bugünün son deminde dinlerken, Tanrılardan Kader Tabletlerini çalan aslan başlı Anzu düştü zihnime. Kim bilir Anzu'nun yarım bıraktığını, bakırdan yapılma mitolojik borusuyla bir müzisyen yapar...

* bkz; İştar @ wiki-TR

+ Dinle: 




7 Şubat 2016 Pazar

+ Diken: Distopik amma pek bildik!

Moisson Des Illusions, Wojciech Siudmak via wikiart

* Aşağıda okuyacağınız metin, medyanın dikeni olmaya şiar edinmiş bir internet gazetesinin <03/02/2016 12:36> zamanlı köşe yazısından alıntılanmıştır. 

 – Ülkenin en üst makamına gelen X; örgütleri, siyasi partileri ve belediyeleri kendi liderliği altında toplanmaya zorlayan toplu bir ‘senkronizasyon’ politikasına girişti. Kültür, ekonomi, eğitim ve hukuk, kontrolü altına girdi.

– X’in partisi Y, ülkede izin verilen tek siyasi parti olmuştu. Parlamento, diktatörlüğe doğrudan onay veren bir kurum hâline gelmişti. X’in iradesi, hükümet siyasetinin temeli olmuştu.

– Hükümet kadrolarına Y parti üyelerinin atanması ile X’in devlet yetkilileri üzerindeki otoritesi arttı. Y partisinin liderlik ilkesine göre, otorite yukarıdan aşağı doğruydu. Ve hiyerarşinin her düzeyinde üstüne mutlak itaat esastı. Kısacası X, ülkenin tek adamıydı.

– Temel özgürlükler ortadan kaldırıldı ve ırkçı, otoriter fikirlerle bir ‘halk’ topluluğu yaratmaya girişildi. Teorik olarak, ‘halk’ topluluğu tüm sosyal sınıfları ve bölgeleri, lider X’in ardında birleştiriyordu. Gerçekte ülke, hızla bireylerin keyfi tutuklamalara ve hapis cezalarına maruz kaldığı bir polis devletine dönüştü.

– Demokrasiye son verip, ülkeyi tek parti diktatörlüğüne dönüştürmeyi başaran X, halkın sadakati ve işbirliğini kazanmak için geniş çaplı bir propaganda harekâtı başlattı.

– Gazete, dergi, kitap, halk mitingi ve toplantısı, sanat, müzik, sinema ve radyo gibi her türlü iletişim aracının kontrolünü ele geçirdi. Herhangi bir şekilde Y inançlarına ya da rejime karşı tehdit oluşturan görüşler, sansüre uğradı ya da tüm medyadan kaldırıldı.

Aman Tanrım! Yoksa bu yazılanlar, adı R ile başlayan bir kişinin, A ile başlayan partisinin yönetiminde, T ile başlayan ülkesinde mi olmuş?

Korkmayın canım, rahatlıkla bakın aynanıza! Cumhurbaşkanınızın açıkça örnek gösterdiği 1933 Hitler Almanyası’nın anlatımı bu sadece…

* Mehveş Evin'in diken.com.tr'de yayınlanan "Ayna, ayna! Söyle Başbakan’a, kaç çocuğun kanı ellerinde?" başlıklı yazısı için şöyle buyrun..