// New York'ta bir avuç kedi*
I- önce Tal vardı;
"Caz, dünyanın etnik müziğidir." diye bir deyiş duymuştum. Milyon, milyar kilometre kareler boyunca varlığını sürdüren insan evladinin, binlerce yıllık müzik tecrübesine rağmen, nasıl oluyordu da caz müziği böyle bir atfı hak edebiliyordu?
Caz bir erime potası -mikser- gibi işlev görebilen, ucu bucağı sınırsız açıklıkta bir gerçektir. Mevcudiyetini de yine aştığı yollara referansla açıklayabilir ve kıtalar arası sayısız bir bileşkenin meyvası olduğunu hemen gösterir. (bkz: cazın tarihi -Wiki) Ve bugün, tüm geçmişi/gerçekliğiyle elimizde duran bu akım, varoluşunun sebebini, yaşamının en mühim şartı haline getirdi. Doğunun, batının, klasiklerin ve çok daha öncesinin (modal, lidyan modları gibi) melodilerini, ritimlerini kendi uzuvlarıymış gibi sahiplendi ve muazzam bir renk çümbüşü yarattı. Küba'nın ritimleriyle, İskandinavların hüznü-doğunun ağıtlarıyla, afrikanın tınıları yine bu mecrada buluşabildi. Bu sayede dönüp, neden caz dünyanın etnik müziğidir? diye sorarsak, cevap hemen bir kimliğe bürünür; çünkü cazın ruhunda dünyanın tüm renklerinin, müziklerinin, icralarının bir parcası vardır.
Bu makale, cazın renk paletinde gittikçe daha iyi bir görünüm kazanan İsrail tonları üzerine, bu tonların sevinçleri veya ağıtlarıyla bir adamı esrikliklere iten tüm hissiyatları anlatma isteğiyle kaleme alındı. Ve tüm bu yazım silsilesinin asıl sebebi ise aşağıda ki playerda yer almaktadır;
Tal Gamlieli Live at the Lily Pad (featuring Avishai Cohen) - "Dania"
Bir kaç hafta önce youtube ve google aracılığıyla, cazda farklı-yeni tavırlar bulmak için yine internette geziniyordum. Vakitlerden bir vakit bassist Tal Gamlieli'nin trompetçi Avishai Cohen, piyanist Kevin Harris ve davulcu Jorge Perez'in Lily Pad denen bir mekanda ki 'Dania' isimli icralarına denk geldim. Zaten her biri enstrümanında yetkin olan bu müzisyenlerin arasında özellikle Tal'ın bass çalışı tüm icrayı başka bir yola, bambaşka lezzetlere sürüklüyordu. Belki henüz cazda double bass'ın yerine ve enstrümanın icraları/dönemleri arasında karşılaştırma yapabilecek yetkinliğe sahip değilim ama kesinlikle Tal'ın elinde bass'da bambaşka tınılar var oluyordu. Tal notalar arasında gezindikçe, beni alıp götüren tınılar fiziksel varlığımdan çok uzaklara değil, bilakis çocukluğumun büyüdüğü seslere, coğrafyalara vardırıyordu. İcrayı doyasıya bilmem kaçıncı defa dinledikten sonra, Tal'ın sesini var eden, perdenin arkasında ki hikayeye erişmek maksatıyla kendisinin web sitesi ve bir çok müzik yorumlarına ulaştım. İsrail'de doğup büyümüş olan sanatçının icrası, her ne kadar bambaşka bir kıtada, cazda varolsa da, referanslarını soluklarının kaynağından; orta doğudan, kuzey afrikadan, kürt bölgesinden alıyordu. Adım adım arşınladığı bu coğrafyaların tüm seslerini, dünyanın etnik müziği atfında bulunulan cazda sentezleyip, biz fanilere sunuyordu.
Tal'ın müzikal yaşamında ki ayrıntılar, beni hızla diğer örneklerin peşi sıra götürdü ve bu kısa maceranın sonunda, caz müziğinde yaşı henüz genç ama özü binlerce yıllık bir ekolün varlığıyla tanıştım.
1960-70'lerde ABD'nin ve hatta dünyanın en iyi müzik/caz okulu kabul edilen Berklee Kolejinde, aralarında Cohen kardeşlerinde bulunduğu (Yuval, Anat, Avishai) bir kaç İsrailli öğrenci eğitim görüyor ve bu süreç yıllar yılı savaşlar, kan ve gözyaşının coğrafyası olmuş ortadoğuda, bir kenti, ardından ülkeyi ve sonunda neredeyse tüm coğrafyayı caz müziğiyle, caz müziği de o coğrafyayla tanıştırıyor. İsrailli öğrencilerin bir çoğu eğitimlerinin ardından tekrar memleketlerine dönüp, müziklerinde ki yeni sesleri düzenli eğitimler halinde, yeni jenerasyona iletiyor ve yaşanan bu müzikal süreç, artık başlı başına bir mevzu olacak Caz'da İsrail etkisini yaratıyor.II- Şalom Caz!
İlk defa 1960'larda Berklee'de caz üzerine icralarda bulunan piyanist Yoran Gershovsky ve '85li yıllarda New York'a dadanan, orada Barry Harris's Jazz Cultural Theatre'da eğitim gören gitarist Roni Ben-Hur, caz-israil eşleşmeleri ve ardında ki sonuçların ilk adımını atan, tüm bu alışverişi başlatan iki sanatçı varsayılıyor. Aynı zamanda Amerika'ya ilk göç edenler olmakla birlikte, tekrar ülkelerine dönüp, yeni müzisyenleri var etmek için çalışmalarda bulunan ilk kişiliklerde onlardır. "Bir çok İsrailli abd'ye gelip, Berklee'de eğitim gördü. Burada ki müziğin karakteri İsrail ruhuyla konuşuyordu. Bu yeni müzik yeterince ritimseldi ve bu da icrada bir çok özgürlüğün yolunu açıyor." diyor Roni Ben-Hur.
Tüm bu edinimler ve geri dönüşler 1990'larda, caz müziği icracıları ve dinleyicilerinin kapsamlı destekleriyle İsrail'de kaliteli müzik eğitimi verebilecek bir oluşumun kurulmasını sağlıyor hızlıca. Ve hemen arından bugün adından sıklıkla söz ettiren Thelma Yellin High School of Arts kuruluyor. Cazı ana rahminde öğrenen ve ardından müziğin standartlarını, kendi ülkelerinde ki eğitim kurumları aracılığıyla, rahimden kilometrelerce uzakta ama tamamen aynı nitelikte fakat belki daha sade, belki daha ağdalı bir halde icra eden/ettiren tüm bu kişiler sayesinde bugün caz müziği üzerine yetkin bir sanatçı veya akademisyen bulmak için bakacağımız ilk adreslerden biri oldu İsrail.
Elbette 'caz ve İsrail' gibi bir başlığın var oluşunun ana etkenleri yine İsrailli, inatçı, meraklı müzisyenler topluluğu olabilir ama bu durumun yine asıl sebeplerinden biri veya en büyük destekçisi caz müziğin kendisidir. Makalenin girişinde anlatılan 'erime potası' olma durumu cazı dünyayla, dünyanın cazla çok kolay ama çok kaliteli buluşmalar yapmasını sağlıyor.
Cazın kendi karakterinde, yeniye olan muazzam bir açlık mevcuttur. Her ne kadar 1950-60'lara kadar cazda hep belirli tavırlar gözükse de (ragtime, swing, bebop gibi) aynı yıllarda Ornette Coleman, Don Cherry gibi bazı müzisyenler, cazda yepyeni ve sınırları tamamen ortadan kaldıracak bir akımı başlatır. Mevzu akım olan Free Caz, icracının enstrümanı ile olan ilişkisinden, melodilerin referanslarında yeni ve farklı noktaların ortaya çıkmasına kadar, müziği ilgili olduğu bir çok alanda farklılaştırdı. Artık bu yeni müzikte dinleyiciyi melodik, birbirine bağlı ve belki mantıksal/matematiksel bir icradan alıp, icranın tamamen kendi duygularını yansıtmasını sağlayan yeni bir kulvara götürdü ve enstrümanda ki yetkinlik sayılan 'spor yapmak' gibi bir bakış açısını da dinleyicinin lügatından çıkardı. Spordan kastım, enstrümanı maksimum hızda çalmanın, yetkinliğin veya yeteneğin özüymüş gibi görme eğilimidir. Elbette mevzu hız, müzisyen ve sazı arasında ki ilişkiyi açıklayabilecek bir durumdur ama tek durum değildir. Aynı zamanda bu dönemde müzikal (enstrüman tekniklerinin gelişmesi veya yeni standartların yaratılması gibi) ve toplumsal (toplumun yaşayışının teknoloji eliyle evrimleşmesi) tecrübelerin gelişmesi sayesinde '50 ve '60lardan sonra kökensel geri dönüşlerde başladı. (bkz: Geri dönüş veyahut 'Beyond the Wall'; Kenny Garrett @Uzak Kültür) Ayrıca teknolojinin toplumsal yaşamda iletişimi, bilgi alışverişini daha da hızlandırması sayesinde insanlar tüm yetkinlik ve duygularını yeni mecralarda hayata geçirme şansı elde etti. Tüm bu değişimler, yenilikler şekillenerek bugün genel konseptte modern caz diye tabir edilen ama alt dallarında fusion caz, nu caz, elektro caz, saykodelik caz gibi gibi bir çok akımı var etti. Günümüzde bir yandan caz-blues üzerine buluşmaların kaydedildiği albümlerin daha sık görünmesi gibi, iskandinav-asya-akdeniz-arap tınıları üzerine şekillenmiş bir çok caz albümüne ulaşabiliyoruz. Aynı zamanda bu etnik öğelerin buluşması gibi, bir yöreye veya topluluğa ait bir çok enstrüman cazda yer alıyor ve gerçekten müziğin karakterinde yepyeni renklerin oluşmasını sağlıyor.
Zamanla böylesine evrilen caz; sonunda bu makalenin konusu olan, şuan üzerine belki ancak bir kaç kelam edilebilecek olan ama önümüzde ki yıllarda puntoları daha kabarık bir alt başlık haline gelecek 'Caz ve İsrail' mevzusunu yarattı.
III- "Hanımefendi, müzik olan yerde kötü bir şey olmaz" dedi Sancho Panza;
Sayfa: 662, La Mancha'lı Yaratıcı Asilzade Don Quijote II, M. Cervantes Saavedra, YKY
İsrail cazında bahsedilecekken, kesinlikle değinilmesi gereken bir konu daha vardır. Yazının önce ki bölümünde İsrail cazının yaratımında yer alan ikinci (ana) öğe olan cazın kendisinden bahsettim. Cazın İsrail'de, ülkenin dört bir yanında gelişmesine çok emek vermiş ve bu emeklerinin karşılığını sadece İsrail topraklarında değil, aynı zamanda çevre ülkelerde müziğin yepyeni sıçrayışlar yapmasını sağlayarak almış bir kaç Amerikalı caz sanatçısı/eğitmeni vardır. Özellikle bahsedilmesi gereken mühim iki isimden ilki; İsrail cazını dünya sahnesine çıkarma da çok büyük emekleri geçmiş olan ve kariyerinde Wynton Marsalis ile Jazz at Lincoln Center Orkestrasında çalışmaları olan tenor saksafoncu Walter Blanding'dir. Blanding 1995'te bir İsrailli ile evlenerek buralara göçüyor ve bu evliliğin en önemli çocuğu, Blanding'in orta doğuda caz üzerine verdiği emeklerin sonucu var olan bir çok eğitim ve kaliteli konserler dizisi oluyor. Bu eğitimler ve konserler aracılığıyla ufukları açılan bir çok sanatçı, daha sonra Amerika'ya geldiklerinde, kendi müziklerinin yaratımı ve yayılması konusunda bir çok kolaylığa erişiyor. Blanding'den başka İsrail cazında emeği geçmiş ve emeklerinin karşılığında müzik kadar önemli olan 'barışın' varoluşunu -müziğin nefesiyle var olan bir barışın varoluşunu görmüş olan Arnie Lawrence'dır. Lawrence'da Blanding gibi bir İsrailli ile evlenip '97 yılında bu topraklara geliyor. Caz sahnesinde ki Orta Doğu tavrını yalnız başına yaratmayan İsrailin, süreçte ki en önemli lokomotivlerindendir Lawrence. Yine saksafon icracısı olan Amerikalı caz müzisyeni, daha önce New York'ta kurucusu olduğu New York New School'dan da edindiği/geliştirdiği eğitmen kimliği ile İsrail'de 'International Center for Creative Music in Jerusalem'in bünyesinde yer alıyor. Burada ki çalışmaları; savaş, nefret ve göz yaşının Orta Doğusunda, belki bir serap gibi görülen ama yüzde yüz gerçek bir barışı yaratıyor. Kurumda açtığı yeni alanlar sayesinde Arap ve Yahudi müzisyenler birlikte, politikanın çok ötelerinde ki bir dille muazzam icralarda bulunuyor. Babası gibi bir saksafoncu olan Erik'in onun hakkında söyledikleri; "inandığı şey, müzik eliyle bir barıştı ve bu inancını hep sürdürdü." Lawrence'ın bu coğrafyadan bize kazandırdığı en önemli artıyı anlatmaktadır. Jerusalem'de ki clubında, kapısını gelen tüm müzisyenlere açtı ve bu küçük sahneden, tüm dünyaya efsaneleşecek yeni müzikler ve müzisyenler çıktı.
Caz ve İsrail hakkında anlatılmış veya anlatılacak olan daha bir çok ayrıntı vardır, elbette vakit geldikçe hikayenin eksik parçaları birer birer ortaya çıkacak. Ve şu ana kadar, uzak kültürlerin bir başkasına dair tüm bu anlatılanların ve bu anlatışlara sebep hissiyatların en mühim temennisi de; her nasıl ki "danssız bir devrim olamaz." deyişi ise, müziksiz bir barış olamaz şiarıdır.
Vesselam!
* (Cats): Anat Cohen'in New York'a gelişi ve bilimum hadiseden sonra İsrail'den bir kaç müzisyen ile tanışması üzerine temalı bio-röportajın da, aralarında bassist Avishia Cohen ile Omer Avital'ın olduğu müzisyenlere hitaben kullandığı tabirdir.
+ bilgi:
İsrail cazında var olmuş önemli bir kaç ayrıntı;
- the West Village club Smalls:
Bindokuzyüzdoksanlarda, Amerika'ya gelen İsrailli sanatçıların, Berklee koleji veya başka alternatif eğitim kurumlarının dışında; özellikle müziklerini icra edip, paylaşabilecekleri ve aldıkları eğitimlerin meyvalarını tadabilecekleri bir mekan henüz yoktu. Fakat bu dönemde aralarında bassist Avishia Cohen, Omer Avital ve Avi Lehovich'in de bulunduğu bir grup sanatçı, New York'ta "Smalls" adlı bir caz kulübü açtı. Daha sonra burada yapılan ve bir çok ulustan önemli enstrümantalistin yer aldığı (brad mhldau, brian blade gibi) performanslar, Smalls Club'ı cazda yetişen yeni kuşağın ve müziğinin sahnelenebildiği önemli bir mekan haline getirdi.
- Anzic Records:
Yine İsrail cazının, dünyaya açılmasını sağlayan önemli kurumlardan biridir Anzic Records. "Asıl amacı sadece İsrail cazını değil, iyi müziği yayınlamak" olduğunu söyleyen Anzic Records genel müdürü ve ayrıca Thelma Yellin High School for Arts kurumunda yer alan Oded Lev-Ari, yaptıları çalışmalarla bir çok İsrailli müzisyene maddi ve manevi yardımlarda bulunmuştur. Eğer İsrail cazına dair başucu kayıtlarına ulaşmak istiyorsanız, şirketin yayınlarını gözden geçirmenizi tavsiye ederim.
+ kaynak:
Makalenin yazımında Wiki-en, ekşisözlük, allmusic.com, allaboutjazz.com ve en önemlisi google.com defalarca referans olmuştur. Ayrıca yazıma ana yönleri ve asıl inceleme alanlarını sunan kaynak; mayıs, ikibinsekizde, Andrew Gilbert tarafından yazılan jazztimes.com'da ki 'the İsrail Jazz Wave..' adlı başlıktır.
+ dipnot:
Makaleye ilişik keşfettiğim müzisyenler;
Avishai Cohen (bass), 3 Cohen -Anat (sax), Avishai (trompet), Yuval (sax), Omer Avital (bass), Tal Gamlieli (bass), Roni Ben-Hur (gitar), Simon Shahenn (Arnie Lawrance'ın elinin değdiği sanatçılardan, Filistinli)
... ayrıca şu konserlere bir göz atın;
I- Omer Avital Quintet - Modern Souls Of Ancient Men @Youtube
II- Avishai Cohen - Nu Nu @Youtube